Çarşamba

unutunca ölücek tüm acılar... aynı zamanda da tüm yaşanmış mutlu anlar...
acıları da hatırlayıp beraberinde sürüklemek mi yoksa unutuverip hepsini... yeni bi sayfadan başlamak mı...
gelecek sayfada kaderin yine peşinden gelecek olması en çok acıtan belki.

ne kadar başlamaya çalışsan da yeni sayfalarla. kabul et ! dünya hep seni kusuyor...

"Bütün bildiğim, onsuz yaşayabildiğim halde, hala onu yeniden görmek, birlikteyken hiç söylemediğim şeyleri söylemek istediğim: Seni kendimden bile daha çok seviyorum. Eğer bunu söyleyebilirsem o zaman kendimle barış içinde yaşamayı sürdürebilirim, çünkü bu aşk beni rehin aldı"

paulo coelho/ zahir

Salı

boyun eğmek.... çıkar sağlamak.. mutlu olmak.. sonra buna bahaneler bulmak...
belki de hayatla ilgili çıkarımlardan en doğrusu budur.
boyun eğmelisin... istediğini almalısın... bigün bu durumun sona ereceğini düşünerek..
bu bitince başka mercilerde başkalarına boyun eğersin..
çarkını döndürür... çorbanı kaynatırsın..
üstelik ahlakla ilgili okursun... millete erdemleri zırvalarsın...
ama çarkını döndürürsün..
irdeleyen olursa bahaneler türetirsin...
bahaneler her zaman hazırdır hayatımızda...
hızır gibi yetişirler her acınası durumumuza...
bazen o çark dönsün... ve sen hiç rahatsız olma diye birilerini kırarsın...
yavaştan yavaştan savunma mekanizmasıdır.
artık onlar eleştiremezler..
bunun bi yararı olmaz.
zaten sen hep kendine göre haklıydın..
komik bi şekilde...
hemde çok komik bi şekilde hep haklıydın...
ve bu tür haklıların cebinde hep bir sürü bahanesi vardı..