Perşembe


*Simsiyah bi piyano... Bembeyaz bi kadın.. Ne çalmakta.. Ben olsam.. Keith Jarrett edalarıyla... I Can`t Believe That You`re In Love Wıth Me çalardım... Ama sorun şu ki.. Ben piyano çalmasını bilmem !sen de bana aşık değilsin... Ne olucak peki?Ben piyano çalmasını öğreneceğim... Sen de bana aşık olacaksın....*

Çarşamba

bak yitiyor masumiyetler...
hepsi kirleniyor tek tek sözcüklerde...
plastikleşiyor aşk ...
mekanik sözcükler...
derinliği olmayan düşünceler.
duygular hiçe sayılmış..
tüketilip bir kenara atılmış..
masumiyet...
artık yok ...
huzura erdiren sesindeki yitik sıcaklık...
masumiyet... artık yok..
masallarımı anlatan, artık anlatmayı bitirdi..
beni gerçeklerin ortasında boğuyor.



Pazartesi

ve dünya susar...
bundan sonraki vakitlerde bir giz gibi karanlığa gömülür aşk....
ve dünya susar...

Perşembe

dayanma sınırını çoktan aştığımı farkettiğim gün...
sabır etmeye etmeye çalışma çabam ...
elimde bir kağıt parçası...
umutsuzca ...
hayatla ilgili tüm beklentilerin işte tam da bugün bitmiş oluşu..
insanlardan iyi niyet beklemeyişimin sebebi de bu..
suskunluğumla gömülmek kitapların ve bazen de klavyedeki tuşların ardına..
kimse anlamıyor biliyorum
anlamalarını da hiç beklemedim zaten...
anlamak için çaba sarfetmediklerini farkettiğim gün de bugün..
cümlelerim boş ve sıradan...
tıpkı aynada karşılaştığım suret gibi..

Cumartesi

bana kendimi unutturdun... başka biri sandım kendimi... iyi biri...






hiçbir kelimeye dikkat etmiyor biliyorum...
bambaşka bir dünyada savruluyor...
yeni bol ışıklı dünyadan sıradan bir kadına seslenmek....
zor olmalı ...
artık bir kadının ışığına ihtiyacı olmadan yaşıyor alabildiğince...
yaşasın....
spot ışıklarıyla karşılaştırılınca, sıradan kadının aydınlığı bir mum alevi kadar.. sade ve duru...
biliyor kadın yeterli değil... kendine bile....
O, parlak ışıkların altında seyir etsin yabancı bir dünyayı
ben sustum artık...


Perşembe

süpriz

kadın tüm heyecanıyla süsledi bedenini güzel giysileriyle ve takılarıyla, biraz da makyajla...
uzun zamandır ilk kez böylesine içi içine sığmıyordu... ve yola çıktı... yapacağı süprizin etkisini düşünerek yol aldı gözleri parlıyordu... ve daha bir sürü şey...
hikayenin sonu ne mi oldu...
aynen şöyle oldu:,
kadın aptalca heyecanı ve süpriz yapma girişimi ile ortada kaldı... öylece yüzlerce gelip geçen insanın içinde elinde bir telefonda bakakaldı...
süpriz yapmak istemasine rağmen daha önceden haber vermediği için hayıflandı...
dahası da var hiç bir şeyin eski masumiyetinde olmadığına karar kıldı...
evine döndü tek başına... mükemmel süpriz oyunu hüsranla sonuçlandı...
kadın şaşırmak istedi muhtemelen....
ama bünyesi öyle bağışıklık kazanmıştı ki tüm bunlara...
ne acı ki şaşıramıyordu...
evine döndü tek başına... anlamsız bir güne anlam katmaya çalışmak, giriştiği en büyük aptallık olarak kalıcaktı....