
hiç tanımazsınız bilmezsiniz nerden gelmiş? kim? sormazsınız da.. kendine olmak istediği karışık bir kimlik oluşturur... sanki iki kişi seçmiştir Tanrı... böyle düşündürür... tüm iyi niyetiyle tüm kapıları size açar... anlatır anlatır.. sizi alıp götürür... hayaller kurarsınız... işiniz artık hazırdır... yıllar sonra şans size de nihayet gülmüştür... elinizden biri tutacaktır... tanrı gülümsemiştir yukardan...
sevgiyle dolu iyi niyetli bu adamın iş hayatınıza dair planları, size dair herleyi düşünmesi hem şaşırtır hem de sizi seçilmiş kişi yapar... bunun gururuyle, havasıyla bi kaç saat kimseye çaktırmadan işle ilgili tüm planlarınızı yapmış, kazanacağınız parayı nereye yatıracağınızı bile belirlemişsinizdir.. tek bir adım kalmıştır sözleşme...
bir anda dünya güler böyle...
anlamaz insan kader nerde
nerden nereye...
kısmet..
kısmet birbine aşık bir çifte aynı anda gülmüştür... aynı kişi güldürmüştür..
sonra güzel iş görüşmesinden çıkılır eve gidilir...
korkarak kurdukları hayaller...
evde öylesine yapılmış bir internet aramasında adamın ismi çıkmaz... şirket yoktur..
çift umutsuzluğa kapılmaz... kapılamaz... tüm bunların bir oyun olduğuna inanmak istemez.. internette heryere ulaşmaya çalışır heryeri didik ederler.. sırf o nerden geldiği bilinmeyen adama biraz inanabilmek için...
hiçbirşey yoktur...
tanrı gülmemiş sırıtmıştır adeta onlara baka baka...
yine kısmet derler..
bir şizofren onları uzun zaman sonra ilk kez hayal kurmayı hatırlatmıştır... ancak sonrasında yaşanacak o boğazda günlerce düğüm olarak kalacak olan hayal kırıklığını hesaba katmamıştır...
çift ilginç bi şekilde bundan sonra birbirlerine daha çok bağlanır...
belki de tanrı güzel güzel gülmüştü.. herşey sırf bunun içindi... kimbilir... nerden nereye...
"neredesin firuze" ne güzel filmdi... ne kadar gerçekmiş...