Söyleyin! Yolları ölümle birleşecek olan bu iki hayat başka türlü yaşanabilir miydi.? ......
"Siz ki hocam dedim. Siz ki yıgınla talebe yetiştirmiş, bilhassa altmışlı yıllarda okutulan bir sürü kıymetli ders kitabının yanı sıra, bir de ' Türk Gençlerine Altın Nasihatler' adında, hayata dair her konuda işkembeden attığınız, uğrunda ölünecek değerler sıralamasında namusu, vatanı ve bayrağı birinci sıraya koyduğunuz, kadınların makyaj yapmasının başta iffetsiz görünmek ve erken yaşlanmaya neden olmak gibi pek cok zararını sıraladığınız, genç Türk kızlarina daima iffetli olmayı, genç Türk erkeklerine ağırbaşlılığı ve otoriterliği öğütlediğiniz, aşkı sakınılması lazım gelen lüzumsuz bir his değişikliği, evliliği her gencin üstüne titremesi gereken mukaddes beraberlik, masturbasyonu ' zararlıdır sakın ha' diye nitelediğiniz, ana babalara evlatlarının terbiyesi için her fırsatta tırnaklarını batırarak kulak çekmeyi ve muhakkak ömür boyu unutulmayacak birkaç tokat atmayı tavsiye ettiğiniz bir akıl fikir kitabı yazmışsınız.
.........
....
.................
Karınız sizden habersiz dışarı çıkmasın diye ayakkabısının altına tebeşirle çarpı çizermişsiniz hani. Bu yöntemi bir hikayede mi okumuşsunuz, ne yapmışsıniz . Övünürmüşsünüz bununla. Akşam eve gelir gelmez karınızın ayakkabılarını kontrol edermişsiniz. Tebeşir silinmişse kadıncağızı dövermişsiniz. En çok ağzina vururmuşsunuz, karınızın ağzına takıkmışsınız. Yüzüne vurutsam görünür, dövdügüm anlaşılır diye düşünmezmişsiniz bile. Karınızı zaten dışarı çıkarmazmışsınız.
Bir gün Osman cok hastalanmış. Annesi bir türlü size ulaşamamış. Üniversitede senato toplantısındaymışsınız. Bundan daha önemli bir işiniz olamazmış. Kadıncağız ne yaptıysa Osman'ın ateşini düşürememiş. İlaç alması gerekmiş. Eczaneye evde giydiği terliklerle gitmiş. Sokaklarda dize kadar kar varmış. Döndüğünde ayakları sırılsıklammış. Düştüğü durumdan o kadar utanıyormuş ki, sizin gelmenize yarım saat kalıncaya kadar, bağıra bağıra ağlamış. Yine de size isyan etmeyi aklından bile geçirmemiş.
Sonra Osman ilkokula başlamış.
Bir gün okuldan tebeşir getirmiş annesine 'Al sen çiz ' demiş. ......
...."
" Bize güzel geceyi getiren yeşil perilerimiz dans ediyordu çevremizde, sanrılarımızın o tatlı perileri. Yemyeşil perilerimizle fısıldaşıyorduk. Diyorduk ki; Ey yeşil periler, ey ruhumuzun sonsuz gecelerin eceleri. Söyleyin! Yolları ölümle birleşecek olan bu iki hayat başka türlü yaşanabilir miydi.?
Carpe Diem! Diyordu yeşil periler, elbette her şey sonsuzca başka türlü olabilirdi. Ama çok geç artık, anı yaşayın. Zaman çünkü yalnız ileriye akar."
yesil peri gecesi
ayfer tunç