Salı

belki eksik yazı var

Her şeyi geçtim de.  Seviyor insan. En çok güldüğü ,  en özgür olduğu en çok eğlendiği en çok huzur bulduğu adamın yanında yaşlanmak istiyor. Sevgi oluyor aşk oluyor. Bazen küslük oluyor. Ama o insan onun her şeyi oluyor. Abisi kardeşi dostu arkadaşı oluyor.  Dönüşen ve büyüyen bir damla su  okyanus oluyor. Ve okyanusun kalbi öyle yüce ki,  tüm evren bu aşk için seferber oluyor... Tüm güzelliklerini bu aşka yüklüyor.  Uzaklık da cilvesi olsun diyor. Aşk o zaman daha çok aşk mıdır bilinmez ama iki kişi kilometreler çok yorsa da kalplerinde hep uzaktakine en güzel yeri ayırıyorlar. İçinde sevgiyi barındırıyorsa uzaklığa da gülümsüyorlar.  Sonsuz bir şükran ile beni özgürleştiren, özgürce seven adama aşkla...   Sana sonsuz özlem ile  S.

Çarşamba

Aşk ol...



biz dünyalılar... daima mülk edinme tutkusuyla milenyum dedikleri cehennemde birbirimizi yerken tüm güzel duyguların üzerine basıp onları görmezden gelmeye bayılıyoruz.
Tüm hisleri hoyratça harcayabiliyoruz. Kişileri, değerleri.... Kaybettiğimizde ağlıyoruz. Üstüne basıp geçtiğin bu duygular için ağlamayı bile haketmiyorsun oysa....
Ve ben.... Çocukluğumda büyüten ... Şimdi ise çocuklaştıran  ... Aşk  diye bir kelime öğrendim. Kalbimde hep var olan.  Biçim değiştiren, isim değiştiren ,  bazen kuş, bazen rüzgar olan bir Tanrı gibi ... İçimde bütünüyle bir aşk. Evrenin her zerresinde aşkı , aşkın içinde de evreni bulabildiğim...
Zaman 'bize Aşk' a hürmet etmeyi öğretebilmeliydi... yani esasında biz bunu  öğrenebilmeliydik.. ancak görmezden gelmek hepsinden daha kolaydı.   dünyanın sunduğu beslediği ego, şan ve şöhret tutkusu hepsinden yüce oldu... kendi içindeki mücadeleyi kaybetmişsen, tüm dünyada kazanan olmak ne yarardı?  
bu konu yine başka bi yerlere gidiyor. ben götürüyorum.
neyse... ne diyordum.
Aşk' a hürmet et....
Bazıları aşk oluyorlar işte.
Bazıları ise aşık bile olamıyorlar. "Aitlik ve sahiplik " kavramının içinde aşk ın asla barınamayacağını      bilenler "aşk" ın kendisi olarak nefes alıyorlar. "Nefes" oluyorlar.  

Cumartesi

eksik yazı




Bi dolunay insanı ne kadar ağlatabilir ?  Mesela yakamoz bi insanı mahvedebilir. Hem de o kadar muhteşem Bi ışığa sahiplen... Evet bunu yapabilir.  Çok yorabilir. Tüm bunları yaparken belki Bi mucizeye kucak açtırabilir... Karanlıkta parlayan suya yansıyan o kutsal ışığın zaman  yolculuğunda bir kadın ,  2yıl önce bir yaz gecesine düştü yine sahilde.  O an vakit durmuştu. Her şey durmuştu. Sanki herkes susmuştu da bir tek  kadın konuşuyordu.   bütün dünya donmuş sanki sadece kadını izliyordu. Nasıl da yorucuydu . Dünyayı sırtında taşımak gibiydi uzaklığı sırtında taşımak. Sabrı sırtında taşımak.  Ne kadar da zordu. Bi kaç şarkı kaldı aklında . Bi de dolunay.  Yakamoz gördüğünde  kum tanesi kadar kalmış Bi kadından başka bişey göremiyordu  o ışıltıda. 2yıl önceydi. 2 yıl su gibi akıp geçti. Sevgi dolu geçti. Ama dolunayın altındaki o 1saat 20 yılmış gibi ağır geldi.  şarabı bahane ederek akıyor olsa da gözyaşları gecenin bir yarısında aldırış etmedi. Denize yürüdü yavaşça. Ve kalbi ona o gün bişey söyledi. " her şey öyle olması gerektiği için oldu " bu kadar basitken ağlamak da yalvarmak da yersizdi.. Olması gereken daima olucaktı...

Pazartesi

 



 
        Herkesin kendine ait bir yolu vardı. Kendine ait bir ışığı.
Ancak biz insanlar ucuz yolları seviyorduk, vazgeçemedik.  Yaşamın her alanında kendimizi yarışıyor hissettik . Onun eksiği bunun fazlası içimize kara Bi bulut gibi çöktü. Hiç bulunmadığımız kulvarlarda rekabete zorlandığımız bir yapıyı doyurduk, destekledik.  
Ama artık durun yahu. Kendimize dönüp ışığımızı daha da parlatsak güzel olmaz mıydı? Belki . Ama ucuz yolları seviyoruz  ucuzu seçiyoruz kolay olanı, kabul göreni. . Tek kullanımlık özgüven ve cesaret kalıbını başka bir boyuta ulaştırıp en iyi yaptığımız şeyi yapıyoruz, abartıyoruz...  abartalım evet .. ama rekabet ve  daima geriye götüren çirkinlikleri ve şiddeti değil..  cesaretiniz varsa bunu Sevgiyi abatrmak için sevmeyi köpürtmek için kullanın,  ..işte tam da o zaman ışığınızla parlarsınız . ve cesaret gerçek anlamını bulur. .. 

Çarşamba

bir tık daha iyisi...

     hayatınızdaki insanlara iyi bakın... önce başarısızlığınızı taşıyabilsinler. sonra başarınızı... sizi her zaman her şeyinizle sevebilsinler..  iyi ya da kötü her şeyinizle gurur duyabilsinler.. Kalbinize kendi kalplerinden bakabilsinler...  hiç kimse olmadığında bir tek onlar olabilsinler. herkese karşı dimdik sizin için durabilsinler.
 ve son olarak en önemlisi :   varsa böyle biri dünyada..bulduğunuzda koşun sarılın sımsıkı.. yüreğinizi sonsuzca ona açın . .
       
 

Pazar

Trash - ( Çöplük )



     Daha önce Billy Elliot, The Hours, ve The Reader filmleriyle ödülleri toplayan yönetmen Stephen Daldry   Andy Mulligan'ın kitabından uyarladığı ,yine izlenesi, rengarenk bi hikaye ile karşımızda.

     Rio 'da yaşamlarını çöplükte çalışarak sürdüren üç çocuğun hayatı , Raphael'in  çöplükte bir cüzdan bulmasıyla bir maceraya dönüşüyor
.
    Filmin başlarından itibaren çöplüğün  her köşesini inceleme imkanı buluyoruz. İlk sahnelerde çöplükteki yığınlara dikkat çeken yönetmen, çöplerin arasındaki oyuncak bebeği, lastik topları ve sadece çöplerden plastik ayıklayan çocukları , toplumların tüketim çılgınlığında, hiç karşılaşmak istemediğimiz  madalyonun diğer yüzünü şeffaf bir biçimde sergiliyor.
    
    Yoksullara ve yoksul çocuklara uyguladıkları son derece eşitsiz tutum ve orantısız şiddet  robotlaşmış  (sözde) toplum koruyucularına dikkat çekiyor.

     Toplumsal adalet kavramının sorgulandığı , güçlü ile güçsüzün karşılaşmasını tüm çıplaklığıyla ama yine de bir tutam umut katarak anlatan filmdeki muhteşem sistem içi şiddet, ötekileştirilen ve görmezden gelinen hayatların, sınıflar arası uçurumun eleştirisini göz ardı etmek neredeyse imkansız.

      Yapılan sistem eleştirisini göz önüne alarak ve filmin Brezilya'daki çocukların öyküsünü, aslında bir nevi dramını işliyor oluşundan yola çıkarak 2002 yılında çekilen Fernando Meirelles'in yönetmiş olduğu  Tanrı Kent' e bir selam niteliğinde değerlendirebiliriz
.
      Tüm bunları yanında güven duygusunun, paylaşmanın, arkadaşlık kavramı ve en önemlisi bu 3 güzel çocuğun oyunculuklarındaki samimi performanslarıyla bize yansıttıkları tükenmek bilmeyen  umut ışığı alkışlanacak düzeyde.

       3 çocuğun cesaretleriyle ve kıvrak zekalarıyla dünyaya kafa tuttukları , müziklerin kullanımı ile de dikkat çeken bu enerji dolu macera filmini keyifle izlemeniz dileğiyle...