Cumartesi

eksik yazı




Bi dolunay insanı ne kadar ağlatabilir ?  Mesela yakamoz bi insanı mahvedebilir. Hem de o kadar muhteşem Bi ışığa sahiplen... Evet bunu yapabilir.  Çok yorabilir. Tüm bunları yaparken belki Bi mucizeye kucak açtırabilir... Karanlıkta parlayan suya yansıyan o kutsal ışığın zaman  yolculuğunda bir kadın ,  2yıl önce bir yaz gecesine düştü yine sahilde.  O an vakit durmuştu. Her şey durmuştu. Sanki herkes susmuştu da bir tek  kadın konuşuyordu.   bütün dünya donmuş sanki sadece kadını izliyordu. Nasıl da yorucuydu . Dünyayı sırtında taşımak gibiydi uzaklığı sırtında taşımak. Sabrı sırtında taşımak.  Ne kadar da zordu. Bi kaç şarkı kaldı aklında . Bi de dolunay.  Yakamoz gördüğünde  kum tanesi kadar kalmış Bi kadından başka bişey göremiyordu  o ışıltıda. 2yıl önceydi. 2 yıl su gibi akıp geçti. Sevgi dolu geçti. Ama dolunayın altındaki o 1saat 20 yılmış gibi ağır geldi.  şarabı bahane ederek akıyor olsa da gözyaşları gecenin bir yarısında aldırış etmedi. Denize yürüdü yavaşça. Ve kalbi ona o gün bişey söyledi. " her şey öyle olması gerektiği için oldu " bu kadar basitken ağlamak da yalvarmak da yersizdi.. Olması gereken daima olucaktı...