Çarşamba
Aşk ol...
biz dünyalılar... daima mülk edinme tutkusuyla milenyum dedikleri cehennemde birbirimizi yerken tüm güzel duyguların üzerine basıp onları görmezden gelmeye bayılıyoruz.
Tüm hisleri hoyratça harcayabiliyoruz. Kişileri, değerleri.... Kaybettiğimizde ağlıyoruz. Üstüne basıp geçtiğin bu duygular için ağlamayı bile haketmiyorsun oysa....
Ve ben.... Çocukluğumda büyüten ... Şimdi ise çocuklaştıran ... Aşk diye bir kelime öğrendim. Kalbimde hep var olan. Biçim değiştiren, isim değiştiren , bazen kuş, bazen rüzgar olan bir Tanrı gibi ... İçimde bütünüyle bir aşk. Evrenin her zerresinde aşkı , aşkın içinde de evreni bulabildiğim...
Zaman 'bize Aşk' a hürmet etmeyi öğretebilmeliydi... yani esasında biz bunu öğrenebilmeliydik.. ancak görmezden gelmek hepsinden daha kolaydı. dünyanın sunduğu beslediği ego, şan ve şöhret tutkusu hepsinden yüce oldu... kendi içindeki mücadeleyi kaybetmişsen, tüm dünyada kazanan olmak ne yarardı?
bu konu yine başka bi yerlere gidiyor. ben götürüyorum.
neyse... ne diyordum.
Aşk' a hürmet et....
Bazıları aşk oluyorlar işte.
Bazıları ise aşık bile olamıyorlar. "Aitlik ve sahiplik " kavramının içinde aşk ın asla barınamayacağını bilenler "aşk" ın kendisi olarak nefes alıyorlar. "Nefes" oluyorlar.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
