Cumartesi

gri kentin kasveti


umutsuz deği.. sadece özledi. öyle hissetti ki yüreğinde. sonunda gözleri dayanamadı bu acıya, acınmışlığa, tükenmiştliğe... Tüketti gözyaşlarını.. ve imkanlar da tükenmişti. bitmişti tüm çözümler. Özlüyordu.. sadece özlüyordu.
şimdi dışarıya dikmiş gözlerini, izliyor bu kentin kasvetini, griliğini, eski mutsuz binalarını...
eski beton kirli binalar... estetiğini yitirmiş, hatta hiç kazanamamış olan bu çirkin binalar, sokaklar... soğuk şehir insanları... özlemekte haklı..
(22.01.2010)

Salı

yarım kalan...

Bir masal daha kayıp gitti avuçlarımdan…

Evvel zamanın içinde olamadan…

Mutlu sona erişememiş bi masalın son kalıntıları…

Acıtıcı yanları..

Kötülük ayyuka çıkmışken kim bitirebilir bi masalı..

Bitiyor bazen..

Bir varmış diye başlayan her şey masal olmuyordu belkide..

İnanmamak gerekirdi masalsı ögelere…

Evvel zamanın içine ya hiç giremiyorsun yada tıkılı kalıyordun içinde…

Pazar

"yanıyorum ateşi körükle... boğuluyorum beni denizin en derinine sürükle..."(rembetiko)

bu sessizlik bedenimi sarhoş etmeye yetiyor.
bi çıkıverse sözcükler..
bi bağırsam.. . çığlıklar atsam...
bıraksam tüm kelimelerimi..
savursam gökyüzüne...
hayır olmaz... rahatlayamam yine de..
sonunu düşünürüm yine.. sonumu..
canımı kendim yakarım.. henüz kimse yakmadan...

sonsuza dek sessiz kalmak...
dilsiz olmak...
yutkundukça acıtmak kalbi...
sonrasında...
kendine dönüş yine... kendine kahır...
hepsi bu kadar işte..
sadece bu...

artık yoksun bu sessizlikte...
olmıcaksın.. ve olmamalısın...
ruhumu rahat bırak..
sessizliğim ve sonrasın çıkan ufak tefek anlamsız kelimelerim senin olmaktan çıksın...
artık git ruhumdan....




Perşembe

bitti ... gitti... ve yıkıntılar..

Hangisiydi ki doğru olan…

Kadının hisleriydi sadece..

Hissediyodu… ve bi kadın hissediyosa… gerisi çok boştu artık..

Bitti gitti.. ve koca yıkıntılar..

Yine kadın koydu noktayı.. cümleyi kuran adamdı…

Bitti gitti … ve koca yıkıntılar…

Canı yanarak , ve karanlığa döndürerek yüzünü…

Git dedi…

Bitti dedi..

Adam da bitirmek için gelmişti zaten..

Hamleleri ustacaydı..

Kadına kalan kısmı ağlamaktı…

Adamsa iyiyi oynadı belki..

belki bitmesini istemedi..

Ama kadın yine de bunu hissedemedi..

Ağlasa da geri dönmedi..

Sarıldı… çok sevdi yüzünü..

Ama geri dönmedi…

Artık karar verilmişti..

Bitmeliydi… tüketilmeden daha fazla..

Adam da bunu istemişti..

Bundandı son öpüşündeki soğukluğu belkide..

Birileri duyguları tüketiyordu..

Ama kimse bitirme görevini üstlenmiyordu..

Kaybetmekten değil suçu üstlenmekten korkuyorlardı besbelli..

Adam da korkmuştu..

Kadın…

Yine her şeyde olduğu gibi bunda da üstlenmişti .. ne varsa ondandı..

Ne olduysa onun yüzündendi.

Suçu üstlenmenin ağırlığı değildi acıtan inciten..

Sadece kaybedişineydi… iç çekişleri