Pazartesi

Terlemeyi, hapşırmayı, hatta horlamayı ve gülmeyi olumsuzlamayan normal insan kültürleri, ağlamayı bir zayıflık ve zavallılık, ağlamaya direnmeyi güçlülük olarak görmüşlerdir.

Ve normal erkekler, zayıf ve zavallı yanlarını göstermekten çok korkarlar.

Halbuki normal erkeklerin hep güçlü görünmek zorunluluğu gibi çok zayıf bir yanları vardır..."

Buket Uzuner, Balık İzlerinin Sesi

aşk

-Yüzyıllardır oynanmasına rağmen hiçbir seyirci, sahneye fırlayıp Romeo'nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır.
-Sonunda geminin batacağı bilindiği halde Titanic defalarca izlenmiştir.

bitecektir korkusuyla aşktan kaçarsan, hayattan hiçbir tat alamazsın.
Çünkü , Romeo ölmeli, Titanic batmalı ama aşk her şeye rağmen yaşanmalıdır.

Adam Fawer

Cumartesi

birinin yanından gitmesi öldüğü manasını taşımaz. Lakin birinin gidişi, insanı bir süreliğine öldürebilir.. ölüm gibidir.

ölüm sonsuzdur ve kabullenmelidir insan.. bizlerse sonu olan hayatlarımızda ayrılıklar yaratıyoruz.. uzaklıklarla bütünleşiyoruz...geçici ölümleri doğuruyoruz.

kisseyya

geçmişten kalan bir an.. sadece ufacık bir an.. gözünü kırpmadan yok ediyordu şu anı...

...

kadın acılarını döktü yollara... ağır.. .. ağır..

dünyanın tüm çilesi onun omuzlarına çöreklenmiş gibi... yorgun...

ne içindi tüm bu yağmalar?

cevap aramadı..

..


kadın ve adamın ruhlarının konuşmaya başladığı an sustu diller.

artık sözcükler başka bir biçimdeydi..

ancak sonunda kadına kalan hep aynı...

acılar içindeydi.

şimdiyse ruhu sadece kendi kendiyle konuşuyor...

oruç aruoba

"Yaşamında, yürüyüp yürüyüp, bir an durunca,
çevrene bakıp göreceksin ki, yürüyüşüne şu ya da bu
noktada katılmış, bir süre seninle birlikte yürümüş
kişilerden hiçbiri yok yanında:
Sen, bir an, “Buradayım” demek için durunca,
onlar, artık, “orada” olacaklar “buradayım artık” bile
demeyecekler sana, “orada”larından seslenerek…
“Burada”nda kimse bulunmayacak
“orada”ndan da kimse seslenmeyecek sana…"

Salı

"değirmenlere karşı iki yitik savaşçı"

yük...

artık sadece gülüyorum tüm bu olanlara...
insan neden kendine acır... kendine bakmadan dünyanın hiç bir kısmıyla ilgilenmez..?
sadece kendini sever, sadece kendini sayar, dünya onun için kurulmuş gibi, ve ben onun için kurulmuş dünyayı sırtımda taşıyorum.
peki ya ben artık yorulduysam? taşıyamıcaksam artık başkasına ait bencillikle köreltilmiş bir dünyayı...
sırtımdan atarsam dünyayı artık ona ait bir dünya kalır mı?
en az atlas'ın yükü kadar ağır bir yük sırtımda, ve en az atlas kadar cezalandırılmış , kandırılmış hissediyorum.