Çarşamba

araf ve zamanın karışımında an'ın sessizliği

hangi şiire sığınmalıydı, hangi kitabın kelimelerine saklanmalıydı ?
hızlıca akıp giden zamanın bir anda durmasını izliyordu. durmuştu... haftalar geçtiğini düşünürken aslında sadece 2 gün geçtiğinin ayrımına vardığında anladı.. arkasına bakmadı... gelecekle uğraşmadı...
sadece dinlenmeye 'an' da kalmaya ihtiyacı vardı..
kendi başına ... başına buyruk kalmalıydı işte.
elle tutabileceği hiçbişiyin olmayışı bir anlamda nefes aldırdı...
aslında nasıl olduğunu bilmeden geldiği o yerde neden bir anda zamanın durduğunu düşündü..
zaman bir anda kadını çemberin dışına çıkardı..
ve herşey askıda olduğu gibi kaldı...  'an' lar da araf  gibiydi..

Salı

Yeşil Peri Gecesi

 
Söyleyin! Yolları ölümle birleşecek olan bu iki hayat başka türlü yaşanabilir miydi.? ......
 
"Siz ki hocam dedim. Siz ki yıgınla talebe yetiştirmiş, bilhassa altmışlı yıllarda okutulan bir sürü kıymetli ders kitabının yanı sıra, bir de ' Türk Gençlerine Altın Nasihatler' adında, hayata dair her konuda işkembeden attığınız, uğrunda ölünecek değerler sıralamasında namusu, vatanı ve bayrağı birinci sıraya koyduğunuz, kadınların makyaj yapmasının başta iffetsiz görünmek ve erken yaşlanmaya neden olmak gibi pek cok zararını sıraladığınız, genç Türk kızlarina daima iffetli olmayı, genç Türk erkeklerine ağırbaşlılığı ve otoriterliği öğütlediğiniz, aşkı sakınılması lazım gelen lüzumsuz bir his değişikliği, evliliği her gencin üstüne titremesi gereken mukaddes beraberlik, masturbasyonu ' zararlıdır sakın ha' diye nitelediğiniz, ana babalara evlatlarının terbiyesi için her fırsatta tırnaklarını batırarak kulak çekmeyi ve muhakkak ömür boyu unutulmayacak birkaç tokat atmayı tavsiye ettiğiniz bir akıl fikir kitabı yazmışsınız.
.........
....
.................
Karınız sizden habersiz dışarı çıkmasın diye ayakkabısının altına tebeşirle çarpı çizermişsiniz hani. Bu yöntemi bir hikayede mi okumuşsunuz, ne yapmışsıniz . Övünürmüşsünüz bununla. Akşam eve gelir gelmez karınızın ayakkabılarını kontrol edermişsiniz. Tebeşir silinmişse kadıncağızı dövermişsiniz. En çok ağzina vururmuşsunuz, karınızın ağzına takıkmışsınız. Yüzüne vurutsam görünür, dövdügüm anlaşılır diye düşünmezmişsiniz bile. Karınızı zaten dışarı çıkarmazmışsınız.
Bir gün Osman cok hastalanmış. Annesi bir türlü size ulaşamamış. Üniversitede senato toplantısındaymışsınız. Bundan daha önemli bir işiniz olamazmış. Kadıncağız ne yaptıysa Osman'ın ateşini düşürememiş. İlaç alması gerekmiş. Eczaneye evde giydiği terliklerle gitmiş. Sokaklarda dize kadar kar varmış. Döndüğünde ayakları sırılsıklammış. Düştüğü durumdan o kadar utanıyormuş ki, sizin gelmenize yarım saat kalıncaya kadar, bağıra bağıra ağlamış. Yine de size isyan etmeyi aklından bile geçirmemiş.
Sonra Osman ilkokula başlamış.
Bir gün okuldan tebeşir getirmiş annesine 'Al sen çiz ' demiş. ......

...."


" Bize güzel geceyi getiren yeşil perilerimiz dans ediyordu çevremizde, sanrılarımızın o tatlı perileri. Yemyeşil perilerimizle fısıldaşıyorduk. Diyorduk ki; Ey yeşil periler, ey ruhumuzun sonsuz gecelerin eceleri. Söyleyin! Yolları ölümle birleşecek olan bu iki hayat başka türlü yaşanabilir miydi.?

Carpe Diem! Diyordu yeşil periler, elbette her şey sonsuzca başka türlü olabilirdi. Ama çok geç artık, anı yaşayın. Zaman çünkü yalnız ileriye akar."
yesil peri gecesi
ayfer tunç

Çarşamba

"şiir, her soylenenin gercek olduğu bir ülkedir. Şair dün, yaşam gözyaşları kadar boş, dedi, bugünse yaşam kahkaha kadar keyifli diyor ve her ikisinde de haklı. Bugün herşey sona eriyor ve sessizlikte yitip gidiyor, yarın, hicbir şey sona ermiyor ve sonsuza dek yankılanıyor diyecek; ikisi de doğru. Şairin hiçbir şeyi kanıtlamaya ihtiyaci yoktur; tek kanıt duygunun yoğunluğunda bulunur.
Lirizmin dehası, deneyimsizliğin dehasıdır. Şair dünyaya dair pek az şey bilir, ama ondan fışkıran sözcükler, kristal kadar kesin olan güzel eklemlenmeler oluşturur, şair olgun bir adam değildir, ama sözleri, karşısında kendisinin de eli kolu baglı kaldığı bir kehanet havası taşır..." Milan Kundera - Yaşam Başka Yerde