-Ben sadece senin adını duymak istiyorum.. tekrar tekrar... bütün gün...
-Milena, birisi yüzünüzü iki elinin arasına sıkıştıırp, doğruca gözlerinizin içine bakmalı ki bu kişinin gözlerinde kendinizi gördükten sonra bir daha yazdığınız şeyleri aklınızdan bile geçiremeyeceksiniz.
-Bu en kusursuz, en acı verici büyü,buradasınız, en az benim olduğum kadar buradasınız; ben neredeysem benim varlığımdan daha fazlasıyla siz de oradasınız....
- Asıl konu bu değil Milena, bana göre sen bir kadın değilsin, sen küçük bir kızsın, senin içinde masum bir küçük kızdan başka bir şey yok ve senin gibi küçük bir kızın elini kirli, titreyen pençe gibi, berbat, güvenilmez ve soğuk elimle hiç tutamam...
-Postacılarda benim gözlerim olsaydı sadece senin adresini okurlar ve diğerlerine bakmazlardı bile...
-Dünyanın herhangi bir yerinde benim ihtiyacımı karşılayabilecek kadar çok sabır var mıdır Milena?
-'Haklısın onu seviyorum. Ama F. seni de seviyorum.' diye yazmışsın. Bu cümleyi dikkatle okuyor, özellikle 'de' üzerinde duruyorum. Tümü doğru. Eğer doğru olmasaydı sen olmazdın ve sen olmazsan ben nasıl olurdum....
-Bana gelmek istemen gerçeği süprizimin doruk noktası değil. eğer bütün dünyadan vazgeçip bana doğru gelmek istediğin takdirde aşağıya doğru tırmanman gerekecek ki kendinin de ötesine geçmelisin çünkü bu tırmanışta parçalanabilirsin veya yok olabilirsin.
-Dün, her gün bana yazmamanı telkin etmiştim. ..... Ama lütfen beni dinleme ve bana her gün yaz Milena., çok kısa olabilir, iki satırda bir satır da , hatta tek kelime bile olabilir ama onlarsız kalırsam çok acı çekerim.
-Bu dünyada olduğun için teşekkürler. Baştan ona bakıp da senin içinde bulunabileceğini düşünemezdim.
-Sana şöyle söylemek istiyorum. Gelme. Bir gün gerçekten ihtiyacım olduğunda ve senden gelmeni istediğimde, hemen geleceğin umudu kalsın bende, ama şimdi gelmesen daha iyi. çünkü yine gitmek zorunda kalacaksın...
- .....burada olmanın, benim olmanın mutluluğunu sözlerle, gözlerle, ellerle ve zavallı kalbimle nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum. Aslında sevdiğim sadece sen değilsin, senin bana sunmuş olduğun tüm varlığın...
- Ben Milena, ben hangi kararı verirsen ver, ister Viyana'da kal ister buraya gel yada Prag'la Viyana arasında seçim yap, her ne yaparsan yap her zaman doğrusunu yapacağına inanıyorum.
- Burada kimse, korku dışında kimse yok, onunla birbirimize sımsıkı sarılarak gecelerin içine yuvarlanıyoruz.
- Ve ayrıca benimle ilgili hiç şüphen olmasın, son günde de ilk gün gibi bekleyeceğim.
- Yorgunum hiçbir şey düşünemiyorum. Başımı kucağına koyup , elini başımda hissetmek ve sonsuza kadar öyle kalmak istiyorum.
- Milena kurtarıcılar arasında. Bir insanın sadece orada bulunmakla kurtarılacağını kendi hayatında sürekli gören Milena. Zaten varlığıyla beni bir kez kurtardı ve durum şu ki şimdi daha küçük nesnelerle bunu yapmayı deniyor.
-.... Daha sonra mektubu, baştan sona, yavaşça, hızlıca, hırsla , mutlulukla, bazen şaşkınlıkla ve sonunda umutsuzca kalp çarpıntısıyla okudum. İnanası gelmiyor insanın ama işte orada öylece, ama yine de kabul edemiyor, ama önünde mektup tükenmiş bir şekilde kabul etmek zorunda kalıyor...
- ........ kadınlar sürekli 'Moda nerede?' , 'Artık ne zaman modayla ilgili yazacak? Şimdiye kadar 'sadece' Milena'yı gördük diyorlar. Sadece... Halbuki ben bu 'sadece' için yaşıyorum...
- Yanımda yürüyordun Milena.. Bir düşünsene... Yanımdaydın..
-Bazen bir küçük çocuk gibi omzunda ağlamak istiyorum, sonra da sen benim omuzlarımda küçük bir kız gibi ağlamak istiyorsun. Kimi zaman belki on, belki yüz , belki de bin defa, daima seninle olmak istiyorum, sen de aynısını istiyorsun... Yeter.. yeter...
Senin. F.
Pazartesi
Çarşamba
küf
Yeryüzü mü küçülüyor,
uzaklaşan kuşlar mı ?
Çok uzaklardan geldim
sahillerine
Hışırdayan dallar,
dalgalar, kumlara uyandım.
Belirsiz bir boyutta,
habersiz olanlardan
Çırılçıplak karşıladın
beni.
Yalnızdın, yalnızdım.
Bu gökkuşağı nerelere
uzanır,
Kimler geçer altından.
Bizim mi bu yeni hayat ?
Kimler çekiştirecek tekrar
?
Bu gökkuşağı nerelere
uzanıyor,
Kimler geçer altından.
Yağmurlardan başka kimse,
Dokunmayacak mı tenine ?
O eski korkularda yüzecek
miyiz ?
Gezecek miyiz bakir
sahillerde ?
Biz, çırılçıplak...
Keşfedilmemiş bir aşkın
arifesinde.
Uzaklardan bir gemi geçer,
Işıkları yanar yalanlara.
Kendince bir rota çizer /
gömülür dalgalara.
Ölüler toplarız sulardan
eski alışkanlıklarımızla.
Sonra sessizlik.
Bir ateş yakarım,
ısınırız çağlardan
habersiz.
Sevişiriz
Yeniden mavileşir dünya.
Biz, iki huzurlu melek
Uyuruz.
Göksel bir rehber yanında
Köpüklü, yeniden başlangıç
sahillerine savrulmuşsun
sevdaların.
Eteklerinde bir yığın ölü
yosun,
Uyuyorsun.
Temizleyemezsin çürükleri
İş işten geçti.
Sonbaharsa sonbahardır
Beyazsa beyaz
Sarıysa sarı...
Başka bir zamanda
Başka bir mekanda
Başka bir mevsimde
uyuyorsun.
UYAN !
Beklenti kırıntıları
hissediyorum,
Doğruysa.
Kumlu bakışlarından
bilinmedik yıldızlar saçılsın uzaya.
Tut ki, öldü herkes
Bırak, düşünme kayıpları
Kara peçelerle salyalanıp
Yuvarlansın köhne dünya.
Tut ki, dev bir yanardağ
patladı,
Meçhul bir yıldız çarptı
anılara.
Şuursuzluğun saçını çekti
insanlar.
Küçücük bir kurtarılmış
sevda kıyısında
Yeni güzellik türküleriyle
uyuyorsun
Hayata dair menevişlerini
hatırlıyorum.
Sonsuzluğu anlatan
köpüklerde,
Sorulu noktacıklar.
Anılar, kıvılcımlar,
güvercinler ve martılar öldü.
UYAN !
Umudum sönmeden
karaltılarla
Al beni ateşler arasına,
Kavur.
Dünsüz gözleri yarına
gülümseyen...
Bir bebek doğur.
Güle güle buruşturup
attığım günler
İpi kopuk uçurtmalar, uçan
balonlar.
Yırtılıp yokolan karşı
sahil
Yaz düşleri, kavruk
ağaçlar, sisler.
Kaybedilmiş hayatlar...
Güle güle!
Oysa, ne ipekler dokuduk
okşasınlar diye.
Havayi fişekler fırlattık,
Gülüştük gecelerce
Görmediler.
İşgal ettik tapınakları,
Çanlar çaldık
Duymadılar.
Küflenmiş sevgilere
gecikmiş bir hava saldırısı.
Kaçacak, sığınacak,
korunacak kimse yok !
Sevdalar, dostluklar,
yeşiller bitti
Uzaklardayız.
İlhan İREM
Siyah Kuğunun Şarkısı
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
