Salı

yıkandıkça kirleniyor ruhlar

koca koca insanlar.. koca koca kahkahalar..

temiz görünüşlü gülüşlerin içinde barındırdığı hinlik... sonunda açığa çıkıyor işte. niyetler anlaşılıyor.

"gördüğüm kabusların hiçbiri boşuna değilmiş" dedim.. hepsi tüm bu çirkinliklerin aynasıymış.. görmek, gözümü açabilmek öyle çok zamanımı aldı ki.. parlak bedenlerin ardına gizlenmiş kirli ruhlar.. çöplükten başka birşey değilleridi oysa.. hiçbiri farkında değildi ne denli kirlendiğinin.. hiçbir kadın ve hiçbir adam itiraf etmedi kirli ruhunu yada ruhsuzluğunu... bundan hoşnut yaşıyorlar...

herşeyi anlatmak istiyorum... tüm hıncımı kusmak istiyorum... fakat yine olmuyor...

kimsenin okumadığı bir blog yazmanın verdiği bu rahatlığa rağmen neden olmuyor..?

kimse çevresinde aşk görmek istemiyor.. kimse mutlu bir aşk görmek istemiyor... yok etmeye alışmış insan yığınları aşkı 3 yılla sınırlıyor... iki kişinin aynı adnda birbirini sevmesi , ruhlarının konuşabilmesi artık mucizeden ibaret.. böylesine kör insanların içinde olmak... hiçbirşeyin farkında olmayan.. doğanın sunduğu tüm mucizeleri reddeden yığınla insan... betonarmelerin içinde aşkı 3 yılla sınırlar.. hatta 3 saatle.. herşeyle birlikte insan kalpleri de mekanikleşiyor... çılgın gibi herşeyi tüketen ve bir kez bile kafasını kaldırıp güneşe bakmayı denemeyen mutlu olmayı bilmeyenler aşkı da yiyip bitirdikleri gibi aşka hala inananlara da saygı göstermeyi bir türlü beceremiyorlar... dünyada güzele dair ne varsa kirletenler ruhlarını da ucuz yalanlarıyla ve kötü niyetleriyle yıkamaya çalışıyorlar..

bunca çirkinliğin içinde aşk kalabilir mi? bir kişiye , gökyüzüne yada bambaşka bişiye? gözlerindeki parıltıyı gördüğü anda yokedilir tüm masumiyet...